Perşembe, Ağustos 29, 2013

Japon Soloistler: Matsushita Yuya


-73.İzleyici 73.Yazı ^^-


24 Mayıs 1990 doğumlu, ilk gördüğümde eli yüzü düzgün diye kesin ses yoktur bunda diye düşündüğüm için beni utandıran insan evladı.
Beni tanıyan biri sadece şu yukarıdaki cümleden bile bu adamın fanı olduğumu anlar. :D Neden? Çünkü yukarıdaki cümleden anlaşılıyor ki bu adamın sesi güzel. Gerisi hikaye…

Ayrıca unutmadan, bu çocuk 1.80! *Evin içinde "biliyordum biliyordum!" diye bağırarak koşar*
Ara Not: Bütün Japon idoller bacak kadar olduğu için depresyona girmiştim de. :D

Bu arkadaş işe Black Butler müzikalinde oynayarak başlamış. Sonra bu arkadaş annesi ve büyükannesi tarafından büyütülmüş. Daha 12 yaşındayken müziği seçmiş, Caless vokal ve dans okuluna giderek… Onun hayalleri annesi tarafından pek hoş karşılanmıyormuş ancak 2005’te New York’a gittiğinde tam anlamıyla kararını vermiş. Ve yüksek okulu değil müziği seçmiş. 2004’te karşılaştığı Jin Nakamura (Foolis Foolish’in yapımcısı) onun hayatını değiştirdi.
Ayrıca bu arkadaşın oynadığı 4 film, 3 de drama var. “Toki wo Kakeru Shoujo” filminin konusu ilgimi çekti, onu izleme listeme koydum. “Hikaru, sona saki e”yi de izleyecektim ama sadece son beş dakikasını bulabildim o da Japonca asdfghjklşi *Paul kesin bir şekilde vazgeçer*  Ha bir de albümlerinin hepsinin Korece versiyonu da var. Hep Koreliler Japonca albüm yapacak değil ya…
 “Foolish Foolish” ile debut yaptığında takvimler 16 Şubat 2008’i göstermekteydi. Şarkının kendisi her haliyle güzel açıkçası… (Remixli hallerine kusuyoruz tabi) O değil, eskiden stüdyo kaydı olsun diye aranırdım şimdi konser olsun diye bakıyorum. :D Neden? Bir kere Japonlar akıllı uslu oturup dinliyorlar. Şarkıyı rezil etmiyorlar birileri gibi. Neyse, adam piyanosunu da çalar, şarkısını da söyler. Arigatoooo deriz biz de. :D Buradan izleyin işte.


İkinci teklisi “Last Snow” için balladın hası diyorum. 3. Teklisi “Honesty”nin akustik versiyonuna aşık oldum. “Trust Me” ise youtube’da bulduğum için beni şok eden şarkı. “İnanmıyoruuum silmemişler, sesi kapalı da değil. Yuuh!!!” Yokluktan ne hale geldim ya. Bu tekli öncekilere göre daha hareketli, aynı zamanda yine pek güzel bir şarkı. Ayrıca “anaa bizim Yuya dans ediyormuş” dediğim şarkı olur kendileri. Sonracağıma bu şarkı “Durarara!!” isimli animenin  kapanış şarkısı olarak kullanılmıştır, derken kendini haftalık listede 10.sırada bulur Yuya. 


5.tekli “You"da ise popüler müzikten nasibini almış olan Yuya piyasa daha çok uyum sağlar. Yine de iyi müzik yapmaya devam eder, sahne performansları da çok hoş. Bir kere adam canlı söylüyor, he sonra rap de yapabiliyor. 6.teklisi “Bird/4 Seasons” ile yeniden sakinleşmiştir, duygusal bir balladla döner. Ayrıca stüdyo kaydını buldum, boru değil asdfghjklş 7.teklide yeniden pop müziğe döner ama “Paradise” yoran bir şarkı değil, neşeli bir şarkı sadece. 


8.teklisi “Naturally”nin ise Mezamashi’deki performansına bittim. Bu çocuk K-pop idolü olarak doğmuş, bunu derhal Kore’ye gönderin! Hem de yeni çıkış yapan birçok idolün olmadığı kadar yetenekli. Demek ki neymiş dans ederken de canlı şarkı söylenebilirmiş efendim. Sahne ışığıyla doğmak böyle bir şey sanırım. Ama siz şimdilik bu performans ile idare edin. :D


9.teklide ise “şimdi de rock mı?” dedim. “Super Drive”ın izlediğim performansı (3.yıldönüm özel) bayağı bayağı alternatif, hiç olmadı pop rock yaptığını gösteriyordu. Ayrıca ben o konserde olup kolumu “supadrayv” diyerek sallamak istedim ki… Ayrıca bu teklide iki tane daha şarkı var. “Hot Girl” hareketli bir şarkı, “Lonely Rain” ise duygusal.
Ve silinmemiş bir PV’si var Lonely Rain’in. 10.teklide ise yine duygusal bir ballad görüyoruz. Bu çocuk valla gördüğüm en eli yüzü düzgün “Japon aydıl”lardan biri. (“Japon aydıl” by Shirushi) 11. Teklisi “See You” yine duygusal bir ballaaaaad. *patlamak üzere*


Ve artık gözlerime inanamıyorum ama dijital single yayınlamış ya… "Sweet Love" İşte artık en sonunda baktılar yıl olmuş 2013 falan. Çok şükür. Bir de nasıl cimriiii bir şirketse Epic Records bütün klipleri 5 kuruş harcamadan çekiyor. Hayır Yuya elindeki tek sanatçı da değil, kim bilir yılda kaç ciron var terbiyesiz seni.

Ayrıca “Valentine Special Live2012” serisini izlemenizi tavsiye ederim. Gecenin bir yarısı ben izlerken yorgunluktan ölüyordum, nasıl becerdi onca şeyi hayretle izledim. Şarkı söylüyor, dans ediyor, aralarda yine o konuşuyor. Bense buradan “Bir sus evladım da sesin dinlensin lan.” Diyorum. Ayrıca Yuya espri yaptığın gülmeyenler; -gülenlere lafım yok- ben Japonca bilmediğim halde espri olduğunu anlayıp güldüm, niye odun odun bakıyorsunuz?!



Bitmedi albüme geçiyoruz. “Prologue” ilk albüm I AM ME’nin introsu. Neden bu kadar acınacak durumdayım? Sırf “Mr. Broken Heart”ün stüdyo kaydını kolayca buldum diye sevinçten ölüyordum. Biri bana şu Japonca şarkıları kolay yoldan indirecek bir adres versin!!! Neyse, cidden çok güzel şarkı. “Koe Ni Naranakute” Sista’nın eşlik ettiği, Yuya’nın rapiyle başlayan, duygusal bir şarkı. 3 kuruş vermeden çekilen bir başka PV. Neyse en azından Yuya’dan başka şeyler de var. 

Gözlüğe zaafım olduğunu söylemiş miydim?


“Agitation” şarkısının ismi önce “acıtasyon” diye okudum asdfghjklş Şarkı çok hareketli ve “acıteyşın” diyor Yuya ahahahah Bundan sonra kesin bu kelimeyi kullanır dururum ben :D Uyuşan bünyeme çok iyi geldi valla. “Futari” bir başka ballad, çocuğun sesi iyi ama şimdi. “Negai ga Kanau Nara” enstrüman olarak drum ağırlıkta ve vokal daha baskın, çok slow değil, güzel bir şarkı yine. Sonra Sista’nın eşlik ettiği bir “First Snow” şarkısı var ki, var yani, iyi ki var. :D “Hallucination” pek slow olmakla birlikte çok güzel bir şarkı. Ve son olarak “Kiss Me” hareketli bir şarkı.

 İkinci albümün adı “2U” Yine önceki teklilerle doldurulmuş bir albüm. “Beatiful Days” adından anlaşıldığı üzer laylalay şarkısı. “Last Dance” adıyla beni bambaşka hayallere götürdü ama maalesef geri dönüp sallanan koltuğuma oturmalıydım, bu da ballad çıktı. Gerçi seviyorum ama insan arada bir caz ne bileyim raggae falan yapar. “2 of US” tahmin edildiği üzere yine aşk şarkısı, yine yine yine. Temposu yavaş değil ama. “Winter Sky” ile beleşe çekilmiş bir başka PV görüyoruz. Bu çocuğun teklileri, albümleri mi satmıyor yoksa ondan alıp diğerlerine mi veriyorlar? Bunlar ne biçim klip ya? Kore’deki en dandikleri, ful box MV’ler falan bile bundan iyi yahu.


Bu benim izlediğim yegane iyi PV.
“A song for you” en coşturucusundan bir şarkı. Hareketli bir şarkı olan “Beauty&Beast”  de Matsu’dan bütün B2ST severlere gelsin. Ben radyo programı sunmak istiyorum ya… Böyle Japonca, Korece ve Çince şarkılar çaldığım bir program. Sonra fanlar istek yapardı, oppalarıyla ilgili dert yanarladı falan. “Hyun’un yeni dizisinde kiss sahnesi varmış :’((” Rumuz: Ayşe Triples falan ashadgksjadlsakjdhslakd Allah beni affetsin…
Nanaka ve Shun’un eşlik ettiği “Secret Love” şarkısını SEVMEDİM. Çünkü başımı şişirdi, aslında güzel bir şarkı ama başım şişti işte. Bu saatte böyle şarkıları dinlersem tabi ki beğenmem, resmen gözüm kapalı yazıyorum ya… *çok ciddi* “Step by Step” şarkısı aklıma History’yi getirdi. O da kafamı kızdırdı tabi. OST gibi bu ya… Neyse, güzel ama.


“U Best of Best” albümüne geldiiik. “Loving Loved” hafif tempolu, duygusal bir R&B. Drum ağırlıklı duygusal bir başka şarkı ise “L.O.L” Evet şarkının adı bu ayrıca gayet de bildiğimiz aşk şarkısı. :D Temposu hoş ama. “Key”  piyano ile açılan ancak devamında hızlı bir tempoya sahip bir şarkı. “Just the way you are” yine drum ve vokalin ağırlıklı olduğu, orta tempolu bir şarkı. Bu adam benim beğenmeyeceğim bir şarkı pek yapmıyor.


“Ordinary Love” ise açılışını kemanla yapıyor, Yuya’nın sesinin baskın olduğu duygusal bir şarkı. “Close to you” ise hızlı girişi ve devamındaki hızlı temposuyla hareketlendiriyor. “Beautiful Girl” diğer şarkılara göre daha fazla pop olmakla birlikte arkada sadece gitar ve drum var yine. Teşbihte hata olmasın, 1D şarkısı gibi. “Naked Night” ise orta tempolu bir şarkı, gerçekten çok hoş ve aklıma Jay Park geldi benim. :D “No Rain No Rainbow” ise benim için yapılmış bir şarkı. Yağmur’u sevmezseniz mutlu olamazsınız diyor. (Bknz. Gökkuşağı kusmak asdfghjklş) çok da güzel bir şarkı olmasına buna borçluyuz yani. :D “Crazy Funky Holliday” ismiyle bize göz kırpıyor aslında, içinde birkaç funk soundu bulmak mümkün ayrıca bir de bandomuz var. :D

 

Son albüm “#Musicoverdose” ise dün yayınlanan dijital albüm olur. Bu nedenle önce “Nah bulursun şarkıları” dedim kendime. Bulabildiklerimi dinledim. “What are we?” zaten bilmem hangi tekliden kalmış bir şarkı. İlginç geldi biraz ama güzel bir şarkı. “Kanata e dokushou” piyanoyla giriş yapan devamında da fazla hareketlenmeden devam eden, yarı yarıya İngilizce bir şarkı. Ama Yuya’nın telaffuzu berbat.


Sonuç olarak Matsushita Yuya; 
Çok güçlü bir diyaframa sahip, çok iyi şarkı söylüyor, iyi rap yapıyor, çok iyi dans ediyor. Sahne hakimiyeti, fanlarla olan iletişimi çok iyi olup, iyi de müzik yapan bir soloist. En tuhafı da bütün bunları yaparken sadece yirmili yaşların başında olması ve narsist olmamasıdır. İşte ben bu adamı bu yüzden bu kadar benimsedim. (Daha neden Yuya diye soramaz kimse. :D)


 Çok sevdiğim 2 resimle veda ediyorum. Zaten bütün Yuya koleksiyonumu kullandım şu yazıda. :D
Görüşmek Üzere!



Perşembe, Ağustos 22, 2013

Bandage/Bandeiji (2010)

Şimdi Shirushi’nin tavsiyesiyle izlediğim “Bandage” isimli, iki saatlik bir Japon filminden bahsedeceğim.


“O keder, o dert, o acı ulaşmayacak, ulaşmayacak bana…”
Baş karakterimiz Suzuki Asako (Kie Kitano) normal, liseli bir kız. Film boyunca ilginçliklerle ortaya çıkan arkadaşı Miharu (Anne Watanabe) bir gün ona bir grubun CD’sini verir. Grubun adı LANDS’dir. O an aralarında geçen diyaloga koptum ama…
-“Landsı?”
-“Ha,(evet) Landsı…”
-“Landsı… Punkı?”
-“Motto(daha çok) Popı…”
ashsdgahgskfjsa Daha sonra ise grup üyelerinin kendi arasındaki tartışma “Rockçı değilsek neyiz biz?”

Cevap olarak Jin dudak büktü asdfghjklş
Neyse, biz Suzuki’den bahsediyorduk. Tabi ben önce başrol Miharu olacak sandım. :D Bu arada kızın sesi de gerçekten güzeldi... Zamanla LANDS hayranı olan Suzuki yine ilginç bir şekilde Miharu’yla karşılaşır ve Miharu onu LANDS’in konserine davet eder, Suzuki de gider tabi ki. Ayrıca zeki Miharu sayesinde kulise de girerler. Miharu’nun Arumi –LANDS’in tek kız üyesi- ona çarptı diye sevinci favori sahnelerimden biri. :D Neyse, bu sırada Suzuki’nin lensi kaybolur falan filan derken grubun vokali ve lideri Natsu ile tanışmış olurlar. Derken Suzuki için uzun bir LANDS macerası başlamış olur.


Gelelim Natsu (Jin Akanishi) karakterine, şimdi siz bekliyorsunuz ki beyefendi, lensi buldu verdi, kibardı davet etti falan. Hiç hayal kurmayın, kendisi tam anlamıyla serserinin teki. Erkek başrolümüz olur kendieri, alkolik, sigara bağımlısı, seks düşkünü vesaire… Ama yine de sevilmeyecek gibi bir çocuk değil. :D Tipten kazandığı da yok yani, en azından bence normal ama işte rahatsız insanlara zaafım var asdfghjklş Bir de çok dengesiz ya –fiziksel olarak- hafiften bir kendimi gördüm belki o yüzden sevmişimdir. Sürekli sağa sola yalpalıyor çocuk ya… :D


-“11.59’u 59 saniye geçerken seni oradan alırım. Ok? Ama bir şartım var. Yalnız gelmelisin. Bir şartım daha var. İkimizin arasında bir sır bu. Sır Asako. Yeah… Bekle, bir tane daha, tamam mı? … Başka aklıma gelmiyor, neyse ne… Daha fazla şarta ihtiyacımız yok. Oldu, git hadi.


Grubu birinci sıraya yerleştiren şarkıyı –Genki Genki  Genki!!!- bestelemiş olmasına ve bence güzel bir sesi olmasına rağmen yeteneksizlikle suçlanıp durdu! Anlıyorum Arumi, sen olağanüstü yetenekli olabilirsin ama Natsu’nun yeteneksiz olduğu anlamına gelmiyor! -_-

Ve “şimdi kesin benliğini sorgulamaya başlar çocuk” dememle Natsu’nun aynayadaki kendine “Kimsin sen? Ben kimim?” diye sorması… Demek ki Japonlar da çok orijinal senaryo yazamıyorlar. Sadece hep benim seveceğim başrol yapıyorlar ki benim başrollere gıcıklığım vardır normalde. :D Ayrıca kendisiyle birlikte tamamen anlamış bulundum ki ben yaşlı, evli ve çocuklu Japon seviyorum asdfghjklşi

"Who am I?" sahnesi...

-“Bir kız vurdum. Berbat biriyim. Berbatım değil mi? Ama sen de öylesin. Hepsini Yukiya’yla yakınlaşmak için yaptın… Her şey paramparça oldu. Değil mi?! Sen berbat bir kızsın. Ama baksana? Sence de harika bir çift değil miyiz?”
-“Yapma artık!”              
-“Duramam.”
-“LANDS’i ilk dinlediğimde… Ağlamıştım. Birbirimize çok benzediğimizi düşünmüştüm. Seni duymuştum ve aynı benim gibi diye düşünmüştüm. Buna seninle tanıştığımda emin oldum Natsu. Kesinlikle çok benziyorduk. Kendimden nefret ediyorum, çok nefret ediyorum. İşte bu yüzden… Bu yüzden… Bana bu kadar benzediğin için senden de nefret ediyorum Natsu. Öyle kararsız, öylesine sığ ve öylesine korkağız ki… Kendimi görür gibi olmaktan nefret ediyorum.”
-“Ben de nefret ediyorum. Kendimden nefret ediyorum. Senden de nefret ediyorum.”
-“Bizden nefret ediyorum. Ama…”


Grubun göze çarpan üyesi Yukiya (Kengo Kora) ise bir müzik dahisi. Bana sorarsan geri zekalı maldan başka bir şey değil. Suzuki’ye yaptığı hainliği yüzünden onu parça parça edesim var. Ayrıca saçları berbat görünüyor, normalde tipi iyi de olsa... Bir de onun sevdiği mekanik seslerin antisiyim ben. Hıh! Son olarak menajer Yukari’nin onu övüp durmasından nefret ediyorum. Hatta “Çak şunun ağzına Natsu!” dediğim çok oldu. Ayrıca Yuki’deki materyalist yanımı bile iğrendiren türden bir maddecilik var. Ayrıca açıkça görülüyor ki adam narsist!


Arumi’yi (Yuki Shibamoto) tüm uyuzluğuna rağmen sevdim. :D Gerçek hayatta da annesi, babası ve teyzesi oyuncuymuş. Shirıu’yşa karar verdik, aile baskısı diye düşünüyoruz asdfghjk Neyse kız gerçekten bir dahi falan filan, güzel de ayrıca. Ona ne olduğunu bilmek isterdim. E sesi de güzel olaydı herhalde kimse onu durduramazdı ama sesi oldukça kalındı, bir bağırdı çağırdı ben buradan tırstım.

-“Asako’dan ayrıl…”
-“Bunun Asako’yla hiçbir ilgisi yok.”
-“Öyle mi?”
-“Asakoyla hiçbir ilgisi yok, hiç ilgisi yok… bunu söylemem gerekirdi, üzgünüm. Problem… Problem… Problem sensin! Her şeyi eğlenceden ibaret mi sanıyorsun?! Gruptasın diye kızlar etrafını sarıyor! Gerçekten ama gerçekten hiçbir özelliğin yok! Bana bak lider! Müzik yapalım!”
-“Hadi gidelim…”
-“Yoluma çıkıp durma! Salaklar… Gruptan ayrıl. Sanki böyle devam edebiliriz!”

Filmi izlediğim için pişman mıyım? Hiç de değil. Bir daha izler miyim? Yok canım. Tavsiye eder miyim? Neden olmasın? Sırf OST’leri için izlenir. :3


O zaman gelelim film biraz boş olmasına rağmen kendini izletmesine sebep olan OST’lere…
“Olympos” Sözleri biraz saçma gibi geldi ama güzel şarkı.


Filme adını veren “Bandage” ise favori şarkılarımdan olsa gerek. “Genki”nin iki versiyonunu da çok sevdim. Yalnız nasıl uzun bir şarkı hakikaten o ya? Ha dinlenir mi? Bence dinlenir. Yazmak zor. :D TVXQ’nun “In our Time” şarkısı 6 dakika, paşa paşa dinliyorum. :D Özellikle Natsu’nun demosunu bir saat bile dinlerim ben. Sana yeteneksiz diyenler utansın Natsu.


“Yuuki” 48’den giriş yapmış olsa da bence o da güzeldi ki, niye böyle oldu bilmiyorum. :D


Filmin en güzel sözlere sahip şarkısı… “Hatachi no Sensou”

“O kederi, o derdi ve o acıyı anlamıyorum.
Büyük binalar cama yansıdıklarında daha büyük görünüyorlar
Bu kasabanın en keskin ucundaki küçük bir odanın köşesinde yaşıyorum
Senin kalp atışlarını duyabilmek için çabalıyorum.
O kederi, o derdi ve o acıyı duyamıyorum.
Duyamıyorum.”                           
O kederi, o derdi ve o acıyı hissedemiyorum.”


Bundan sonra bir spoiler vereceğim, içimde kalacak çünkü. Ona göre okumayın.


 Filmin sonunda ne oldu? Benim anlamak istediğim şu; Natsu solo sanatçı olarak devam etti ve başarılı oldu. Peki gerçekten ne oldu? Neden hala aynı şarkıyı söylüyor? Ben niye anlamadım? 

Neyse görüşmek üzere! Ben de gidip biraz eski Kat-tun dinleyeyim. :D