Salı, Haziran 30, 2015

Ben Küçükken... (Mim)

Mimlerin başındaki collection album geleneğimi devam ettiriyorum. Bu sefer adında "when i was little" ve "when i was young" geçen şarkıları seçtim.

James Morrison - Once When I Was Little
Billy Talent - When I Was Little Girl
Gabriele - When I Was Little
Feist - When I Was Young Girl
The Animals - When I Was Young
Blink 182 - When I Was Young
Riot - When I Was Young
House Stark - When I Was Young
Nada Surf - When I Was Young
Roy Clark - Yesterday When I Was Young 


Uçay D beni mimlemiiiş! Kendisine çok teşekkür ediyorum, yaparken çocukluğuma döndüm. Bu yazıyı okuyan herkesi mimliyorum. Ve şimdi de küçük Paul başka neler yapıyormuş onu inceleyeceğiz arkadaşlar.

Okumayı beş yaşındayken annemden gizlice öğrenmiştim çünkü annem okula başlamadan okumamı istemiyormuş. Kendi kendime "kasa" gibi basit kelimelerle adam asmaca oynadığım zamanları hatırlıyorum. (Bir insan nasıl kendi kendine adam asmaca oynar bilmiyorum, manyaklığım o zaman tescillenmiş olabilir.) Yine bir gün "e" harfinin ne olduğunu gizlice ablama sorarken bana çok değişik gelmişti onu hiç unutmam. Hani niye büyük E'den böyle farklı demiştim.

Çoğu zaman arkadaşa ihtiyaç duymazmışım, kendi kendime saatlerce ses çıkarmadan oynayabilirmişim. Ama yatma saati gelince enerji patlaması yaşarmışım. Acıkır, tuvaletim gelir, deli gibi oyun oynarmışım. Şimdi de yalnızken kimseyi aramıyorum ve geceleri çok enerjik oluyorum. Değişmeyen özelliklerimden bazıları bunlar.

Küçükken "r" harfini "y" olarak telaffuz ediyormuşum. O yüzden bir gün dışarıda arı görünce eve gelip anneme "dışarıda ayı var" demişim. Ayrıca bir de abi vardı, bana sürekli "pis tırtıl hain tırtıl otları yedi kıtır kıtır" tekerlemesini söyletip gülerdi. (Milletin maskarasıydım yani.) Yine telaffuzla alakalı olarak bir başka sıkıntım da "lütfen" diyemeyişimdi, "nütfen" derdim ve dalga konusu olurdum.

Çok ilginçtir küçükken gördüğüm her çocuğu severmişim, benden bir yaş küçük çocuklara bile sanki ben yetişkinmişim gibi davranırmışım. Şimdiyse çocukları hiç sevmiyorum, benden ne kadar uzak olurlarsa o kadar iyi. Taban tabana zıt iki karakter resmen.

Nereye gidersem gideyim canım sıkılmaz, yapacak bir şey bulurmuşum. En çok da annemin çantasında taşıdığı kağıt kalemlerle resimler çizermişim. Çizgili ajanda kağıtlarına yaptığım bu resimleri hala çok net hatırlıyorum.

Yoldayken tuvaletim geldiğinde babam "yokmuş yokmuş" dermiş ben de anneme babamı şikayet edip "anneğ yokmuş diyoooğğ" diye isyan edermişim. Hala "tuvaletim geldi" dediğimde babam "yokmuş yokmuş" diyor. 

Matrix hayatımızın olayıydı, 6 yaşında üçüncü filmine gittim ve o zamana kadar diğer iki filmi çoktan ezberlemiştim. Hemen her oyunumuzda Matrixle ilgili şeyler olurdu. Ayrıca Jackie Chan ve Tomb Raider da dahil olurdu. Ha bir de Ninja Kaplumbağalar vardı tabi, biz de dört arkadaş olduğumuz için çok uyardı. Ben Michelangelo olurdum, turuncu olan yani. Gerçi pizza sevmem ama olsun. :D Sonracığıma Pokemon ve Sailormoon vardı tabi ki. Roket takımı!!!

Ankara'daki evimiz bir-buçukuncu kattaydı, o yüzden hep balkondan kaçardık. Evde yalnız kalmaktan çok korkardım o yüzden annem beni evde yalnız bırakınca yine balkondan kaçardım. Şimdi onuncu katta oturuyoruz ve en sevdiğim şey yalnız kalmak.

Okumayı öğrenmeden önce her sabah erkenden kalkar, kütüphanemizdeki bir kitabı alır ve kendi kendime öğretmen olurdum. İşin ilginç yanı o kitap ciltli, koyu lacivert kapaklı, üzerindeki tek şeyin beyaz küçük harflerle "Gerçeğe Doğru" yazdığı aşırı ciddi görünümlü bir kitaptı. 4 yaşındaki bir çocuk olarak niye bu kitaba düşkündüm o da ayrı bir merak konusu elbette.

Birinci sınıfta dört ay okula gitmemiştim. (Devamsızlık kanımda var.)

Kendimi bildim bileli bilgisayar kullanıyorum, anneme göre iki buçuk yaşımdan beri. Ama tabi ki ben o kadar eskiyi hatırlamıyorum. Yine de her zaman bir bilgisayarımız vardı ve ben de onun başındaydım. Özellikle bilgisayar oyunları konusunda manyaktım, sürüsüne bereket oyun CDlerimiz vardı. (Tabi o zaman internet falan yoktu) Ayrıca disketler de çok yaygındı.

Ve yine kendimi bildim bileli radyo dinlerim. İşin ilginç yanı aynı radyoyu. Evimizdeki radyo 22 yıllık en eski eşya. Bazı kitaplar dışında tabi. Ve benim en sevdiğim eşya da aynı zamanda. Kasetlerle kule yapar, içindeki bandı çıkarıp geri sarar ve boş kasetlere kendi yaptığımız radyo programlarımızı kaydederdik. Ayrıca kaseti hızlandırıp çıkan ördekimsi sesi dinlerken gülmekten kırılırdık.

Şimdi düşünüyorum da bu anılarımını tamamı Ankara'ya ait. Ben küçükken her şeyden önce Ankara'daymışım. Gerçekten yeşillikten ve yamukluktan midem bulandı artık, bozkır istiyorum düzlük istiyorum ben!!! ühühüüü

Neyse, devam edelim. İki kız kardeş olmamıza rağmen hep koştuğumuz ve savaştığımız oyunlar oynardık. Kendimize silahlar, haritalar yapardık. Yazları anneanneme gittiğimizde ormanda keşfe çıkardık. Bir defasında uçurumun kenarında sallanmıştım da ablam tek elimden tutup çekmişti beni. Başka bir zaman da komandoculuk oynarken merdivenden yuvarlanmıştım, sağ ayağıma giden ana damar kesilmişti de sular seller gibi kan akmıştı. Tam iyileştiği sırada düz yolda takılıp düşmüş ve yeniden kanatmıştım. Hala düz yolda takılır düşerim.

Cem Karaca ve Barış Manço dinlerdik hep. Manço'nun ölümünü hatırlamıyorum ama Karaca'nın ölümü çok nettir.  Bir de İbrahim Sadri'nin kasetleri vardı. Dinleye dinleye ezberlemiştim şiirlerini. Hala da çok severim. Oldukça basit, sıradan kelimelerle özgün işler yapmıştır. Tabi bazılarına göre bu kalitesizliğin bir göstergesi olabiliyor. Bu da şiir mi diyenler çoktur. Garip akımının aldığı tepkiye benzetirim biraz da. Ama ben seviyorum işte sokak kokan ifadeleri, bazen gülerek dinlesem de dokunuyor içimde bir yerlere. Belki çocukluğumu anımsattığı içindir kim bilir? "Orhan Veli tadında basıp voleyi yüreyeceğim hayatın sonuna kadar..."

4 yorum:

  1. Ellerine sağlık çok güzel bir mim olmuş :) Küçükken ne güzel bir çocukmuşsun ya bayıldım sana :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiiim sayende :'') Ama büyüyünce çok çekilmez bir insan oldum hahah

      Sil
  2. En sevdiğin renk neydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçükken mi şimdi mi? Eğer küçükkensse mavi... (resimdeki elbisem bile mavi be şimdi fark ettim :D) Şimdiyse... bütün koyu renkler? :D Mavi, yeşil, kahverengi, siyah favorilerim... aralarından tonlarına bakarak tercih yapabilirim ancaaaak karar vermek zor *.*

      Sil